18 Nisan 2012 Çarşamba

Öyle ise Öyledir!


Öyleyse öyledir. Böyleyse böyle.

Nasıl ise öyledir, ne ise o olacak olan.

Doğru anlama yoktur: Her anlama geç anlamadır, geçici anlamadır. Yanlış anlaşılmaya itiraz, demediğini söylememiş olmak içindir. "Sorumluluğunu üslenmeyeceğim, savunmayacağım sözü kimse ağzıma koymasın"dır.

Her anlamanın geç anlama oluşunda da, bir başka yerden anlayışa göre yanlış anlama olabilmesinde de sorun yok. Anlama zaten budur, bundan ibarettir. Anlama, anlamanın kapısını açar. Anlayan anlaşılandan, anlaşılan mevzu üzerinde daha ileride olsa bile, anladığının içeriğini boşaltamaz, tüm zamanlar için sabitleyemez. Anlaşılan yorumdan ibarettir. Uygulanan da.

Anlama özel değil kamusaldır, yazıda çivilenen değil, konuşmayla kendisine hareket edilen anlaşmadadır.

Anlaşma imkânı paylaşılanın, bölüşülenin, sırt dönülenin, çarpıtılanın dünyasındadır.

"Yanlış anlama" çarpıtma olduğunda sorunludur, doğru anlama zaten yoktur, olsaydı da sabitlenemez, avuçta tutulamazdı.

Çarpıtma, öznelliğin masumiyet ifadesi de olabilir, tartışmaya kapalılıkta, dayatmada yitirilebilecek bir masumiyetin. 

Anlama, tartışmaya kapalı olduğunda tahakküm eder nesnesine. Nesnesini "Onun bana bir diyeceği var!"dan görmek, söyleyeni kendi sözünün otoritesi görmek "Ona bir diyeceğim var, Onun da benden bir öğreneceği olamaz mı yani' den farklıdır.

Dinlediğimin, okuduğumun bana bir diyeceği var!

"Söylediğin budur!" doğru anlama iddiasında bulunan bir yanlış anlamadır. Hiç bir yanlış anlama "bu bir anlama değildir, bu bir yanlış anlamadır!" demez.

Yanlış yorumu dışlayan, yanlış yorumdaki "doğru"dan, yanlış yorumla ulaşılacak "doğru"dan kaçıştır.

Doğrudan kaçış, sabitlenecek, sonuçlanacak, bitirilip tüketilecek olandan kaçış değildir: "Evet bunu söylüyorum!"dan, doğrulamadan, başkasını onaylama'dan kaçıştır.

Ve kaçış yüzleşmenin gölgesinden yaratılmıştır.

İnsanî olan, insanîdir.