4 Mart 2008 Salı

Dertleri Uyutup

Ne dertleri uyutalım, ne de unutalım. (Bunu dert sahiplerine söylemesi ne zor).

Çoğu acı, göğüslenebilir acı. Birlkte taşımamız gereken, sessizce, anlamada, anlaşmada.

Anlaşılma isteği bazan anlamanın önüne geçer görülüyor. Anlaşılma duygusu, anlaşılıyorluk duygusu, bir kendini anlamayı, anlanabilirliği anlamaya açılış.

Anlama, zamanlardan birinde, bir zamanda, zamanların içinden geçip de gelmiş bir anlaşılmayla da buluşma.

Ne söylediğimi bilen zaten okumaz. Okuyan zaten bir yerde, bir halde ne söylenebileceğini bulur. Ortada olan, ortalıkta dönen bir ufuk, dünya, tavır buluşmasıdır ki, burada anlaşamama ve anlaşma söz konusu edilen bir kendini değiştirme, ufkunu genişletme hali.

Ne mi söylüyorum? Bu güne kadar ne söylediysem onu. Sözü arıyorum, söylenende arıyorum, söylenmeyende arıyorum. Söylenmiş sanılanın söylenmemişliğinde arıyorum. Söylenmişteki söylenmemişi dile vuruyorum.

Bir sırrımız yok. Anlaşılmayacak bir şeyimiz yok, cehaletimiz dışında. Anladığımız zaten anlatılabilir. Kulağa fısıldamaların gizemciliği bize uzak. Dile gelen her şey anlaşılabilir şeyler. Dile gelen herşey, bizim için bir hakikat iddiası. Hakikat iddiası iddialı değil, sadece bir iddia olduğundan. Hakikatlilik iddialılıktan çok bir tevazudan, yanılabilirlik, sınanabiirlikten iddia.

Söylediklerimizin çoğunun yarım oluşu, yarım yamalak olana hayranlığımızdan değil, insanı, düşünceyi olmuş bitmiş görmememizden. Her an, her daim işimiz var. Yapılacak şey asla bitmiyor. Bir kereliğine tüm zamanlar için konuşulamıyor.

Sınanıp durulurken sözü de sınayıp duracağız. Söz, insani söz, insanın sözü, hayattan ayrılabilir, koparılabilir bir şey değil. Bir oluşta, oluşma halinde, emekleme, çabalama, çırpınma, didinme, direnme halinde bir araya getiriliyor, üst üste çatılıyor.

"Seni anlayamıyorum, kardeşim!" diyen, olmuş bitmiş, işi ve işlevi bitmiş bir söz beklemediğinde, bir emeğe selam vermenin dünyasında mukim olduğunda, anlamayı dilemenin hayıflanmasından konuştuğunda: "Anlama bu ve bu kadar, burada başlıyor, yeni anlamamalara kadar gelişiyor anlaşma" diyoruz. Ufkun genişlemesi de, dile getirme çabası içinde kıvranma da dünya hallerinden.