24 Mayıs 2008 Cumartesi

Açık Toplum

Açık Toplum'u savunmak telkine açık olmayı, müdahaleye açık durmayı savunmaya dönüşmek üzere.

Başkasının senin gerekçene açık olup olmadığı belki ahlâken önemli olmayabilir, senin gerekçeye açık olman gereklidir. Bu anlamında dahi açıklık hali, tek taraflılık sadece gerekçelerle gelişe, karşı çıkılabilir, hayırlanabilir, hayırlanmaya açık gerekçelere açık duruş.

Açık duruş, açıkta duruş, birey için olduğu kadar toplum için de geçerli. Hakikate, hakikatle sınanmaya açık olmak hakikatli olmak eski tabirin bir anlamıyla.

Açık Toplum değişime açıklıkla sıfatlanamaz. Açık toplumu belirginleştiren değişebilirliğin eleştiriye açıklığındadır. "Değiştik" diyene, değişirsiniz istemeseniz de, toplum dinamiktir, tarihlidir, bir tarihtedir, başkalarıyla, başka şeylerle sürekli alışveriştedir dememizde bir sakınca yok.

Açık Toplum, kendini düzeltebilen toplum. Düzelebilirlik, düzeltilebilirlik hem bireysel hem de kurumsal boyutlarda sözkonusudur.

Ben demokratik bir tavır olarak savunuluşundan da ötede bir duruşu önemsiyorum. Hakikate, hakikatine, sınanmaya, eleştiriye, düzeltilmeye açıklık, bir hakikate açıklık soruudur. Sınırlarını, haddini, hududunu, geçiciliğini bilmekle alakalıdır.

Açık Toplum hakkanî toplumdur da. Şimdilerde savunanlarda hür düşüncenin, toplumsal eleştirinin, sorumluluğunu önemsemenin ve dayanışma düşüncesinin eserini göremiyoruz.

"Ya Açıl, Ya da Barbarlık!" gibi tuhaf bir slogan atılıyor sanki. Açılacağız, ufuklara açılacağız kendimizi hırka gibi çıkarmadan. Yapabilen varsa çıkarır atar kendisini.

Biz akan derede, dereye bırakarak cahil yanımızı, aç yanımızı, dünde takılıp kalan yanımızı, dereyle beraber akacak ve yeni şeyler söyleyebilen, yani kendisi kalabilen yanımızla konuşacağız.

Konuşmak dinlemektir de. Konuşuyorsan, konuşulacak birisi vardır.