13 Mayıs 2008 Salı

Cevapsız Olmak

Cevapsız olmak, hakikatli olmanın, hakikate açık durmanın hallerinden birisi.

Cevapsız olmayı göze almayanın söylediğinde, gördüğünde, işittiğinde ne hikmet olabilir?

Hikmet ezberin, idare etmenin, yalanı devam ettirmenin, aldanmanın, aldatmanın, onca kurnazlığın içinde en çok kendini kandırmanın dünyasında ve dünyasından değil. Hikmet hayatla, tecrübeyle, açıklıkla, sarsılmayı göze alabilirlikle, hakikatle yüzyüze gelmekten korkmayışla konuşan düşünce, kayıp giden hakikatten elimizde kalan bir inci, bir tohum, kokusunu terleyen gül yaprağı.

Etrafımız her şeye cevabı olan insanlarla dolu. Hiç bir şeye cevapları olmayan, herşeye cevapları olan hep bu insanlar. Ne bir tereddütleri var, ne de göze alabildikleri bir azap.

Gözlerinde hakikat, hakikatlilik zor, karmaşık, imkânsız. Hakikat, hakikat kapılarını çaldığında bile beğendiklerini söylemezse açmazlar, açılmazlar, hakikate kapı olamaz, kapılanamazlar. Eşikte oluşları ayağa takılmaktır, dostlukları olanı inkâr, olmayanı dayatmadır. Düşmanlıkları küçümseyici bir hoşgörüdür. ellerinde olmayanı, ellerinden kayıp gideni, sokakta bıraktıklarını büyültür, küçültürler.

Hakikate sırt dönenler, hakikate kendilerince efendidirler. Hakikatle düzeltilmezler. Kapalılık, ipeğe dönüşmeyen bir kozadır. Akla, fikre, hakikati zikre, insaniyete, aşka, düşünceye kapanma değildir.

Sokakta kal. Cevapsız ol. Cevabını bulduğun her şey yeni bir soruyla cevapsız kalana kadar cevaplı ol. Cevepsızlığın, yanılırlığın, insanlığın, hatanı düzeltirliğin, dediğini düzeltirliğin cevabındır.

Cevap, anlamın, anlamanın açıklığıdır, açıkta oluşudur, açık duruşa açılıştır.

Kainatı toplumu yani sohbet divanı yapamayanın cevabı yoktur, onca cevapların çöplüğünde.

Cevapsız olarak cevapsız kalmıyoruz, kendisiyle kendimizi düzeltebileceğimiz bir hakikatimiz var, Efendim.