4 Ağustos 2009 Salı

Hadislere Başvuru Anlayışları Üzerine Yorumbilgisel Bir Not

1) Hadislere başvuru bir konuda kanıt sunmak için olabiliyor: Bazı hadisler genel, evrensel değerler, olguların gücüyle tüm insaniyete sunulan gerekçeler olma özelliği taşıyorlar, insanlığın bazı kabulleri, farkındalıklarına bir zamana bağımlı olmadan hitap ediyorlar. Algılayan bir zamandan bakıyor, ama kendisine doğrudan hitap eden bir paylaşmışlık, paylaşabilirli, anlaşılabilirlik içeriyor. Muhatabına yeni (gelmesi gereken) bir şey söylediğinde dahi biliniyormuş, bilinmesi gerekiyormuş gibi gelme özelliği var. Bazıları din içi evrensel kanıtlar sunuyorlar, başka bazı kabulleri daha gerektirebiliyorlar. Bazıları din içi ya da tüm insanlığa hitap eden dönemsel sorunlara ilişkin olarak algılanıyor, dönemler için tipik olanı açıklığa kavuşturmada söz konusu ediliyorlar. Bazılarına pedagojik, psikolojik, didaktik bir anlamda başvuruluyor. Bazıları gelecekle, öbür dünyayla ilgili örnekler sunuyor, felsefedeki düşünce deneyi denilen kategoriyi de bazan kapsayan, hikmeti, dersi, konsekvensi söz konusu eden. Bu çeşitli dinlerdeki dini hikayelerin özelliklerini de gösterebiliyor. Onlardaki merkezi temaları da işleyebiliyor. Burada da çok katlılık, muhatap alınanın çok yönlülüğüne yönlenebilen çok katlı evrensellik, temada özele girmeden, özgün olana girebiliş söz konusu oluyor.

2)Bazan bir uygulamayla birlikte pratik bir sorunun çözümünde yol gösterici olarak sunuluyor. Burada genellikle teknik bir kural gibi değil, karşılaşılan her yeni durumda, o durumu iyi bilerek uygulanabilecek, ezbere bir uygulamayı öngörmeyen bir yaklaşım, bakış açısı, perspektif ufkumuza sunuluyor.

Bazı hadislerin tüm insanlığa hitap eden, ahlakî, hukukî, olgusal anlamda kanıtsal özellikleri olabiliyor. Bazılarının eylemelerimize, sorun çözümlerimize, hayatı ikame ettirişimize ışık tutan, yol gösteren özellikleri öne çıkıyor.

3) Emir veren, bir buyruğu sunan, bir yapılması gerekeni sunan ya da açıklığa kavuştıran, ama bazıları pratik uygulamayı gerekitirken bazıları şartlardan bağımsız uygulamaları gerektirebilen hadisler. Bunlardan bazıları doğrudan dini uygulamanın alanına hitap ederken, bazıları insanlığın genel anlayışına hitap ediyor. İnsan oluştaki evrensel özellikler gözardı edilmediği için. Ve tüm insaniyete hitap edildiği için. Dini uygulamaya dair olanlar da din içi gerekçeler kadar, tüm insanlığın kabülüne açık argumentatif özellikler taşıyabiliyorlar.

4) Menkıbe, keramet, mucize ifadesinde kendilerine başvurulabilen hadisler. Bazan uygulamalara, geleneklere, yapılagelene kanıt olarak, bazan sınır hallerinin ifadesine söz konusu edilebilmekteler.

5) Yorumlanması, üzerinde çalışılmasıyla, genel anlayışa, anlama biçimlerine hitap eden ilke ya da çıkış noktaları bildiren, düşünmeye, anlamaya, anlaşmaya açılma noktaları oluşturan, yorumları üzerlerinde mütabakat gerektirmeyen, mütabakat ve anlaşmaları donmuşluktan koruyan, hikmetleri tam kavranamadığı halde inancı kör inanç olmaktan koruyan hadisler. Bunların bazıları felsefeyi, bilimleri, eleştirel okuyuşları, düşünceyi dinin alanındaki bilgi, uygulama, inançlarla geçişli kılan hadisler.

6) Açıklayıcı, hüküm veya muhakeme bildiren, içtihat oluşturan, bilgi veren, tepki belirten, sınırlı anlamda sorulara cevap veren hadisler.

Hadisler, değişik duruşları olan kişilerce, değişik bağlamlarda, ortamlarda, değişik geleneklerden topluluklara hitap edilirken gündeme getiriliyor. Bazan insanlığa bir şey izah edilirken dini kabul etmişiliği gerektiren hadislere başvuruluyor, bazan bir hikmeti olan hadis bir keramete tanık olarak dile getiriliyor. Ahlakı temellendiren bir hadis, başka bir alanda ele alınıyor, dünya üzerine bir hadis metaforik bir anlam yüklenerek değerlendiriliyor.

Elbette, bir uygulama geleneği var. Herşey keyfi de olmuyor. Ancak hadislere başvuru, başvuru geleneğindeki sorunlarla beraber her zaman için yerli yerinde de yapılmıyor.

Hadislerin önemlerine, sahih olup olmadıklarına dair çeşitli tasnifler var. Bunları bilenler dahi bazan argümanlarını desteklemek için gelişigüzel biçimde hadislere başvuruyorlar.

Sorunların bir kısmı dini bilenlerin, içinden konuşanların temellendireceği ve gidereceği sorunlar. Bunlar, ayrım noktalarını, argüman çeşitliliklerini, mütabakat noktalarını ve mütabakatlardaki kırılma hatlarını ihmal etmemeleri, iç hakikatlerine karşı hakikatli davranmaları ile kısmen giderilebilir, tüm zamanlar için bir kereliğine olamayacak olsa da.

Benim burada mesele ettiğim ise, bilimler, alanlar, gerçeklik, bir gerçeklikte hakikatlilik sorunu, yani "dış" diskurun, kapsayıcı gündelik interaksiyonun ve evrensellik iddialarının devreye girdiği durumlara dikkat ederek. Hadislere ne ölçüde başvurulacağı değil, başvurulduğunda ne yapıldığı, başvurunun nasıl yapıldığından yola çıkarak.

Bir önermede, sözde, buyrukta bir geçerlilik alanı iddiası, geçerliliğin şekillendiği bilgi türleri, muhatap aldığı epistemolojik, semantik dünyalar söz konusu. Bir anlayanı, öğreneni, öğreneninin dünyası, ufku, önyargıları söz konusu. Hitap ettiğimizin dünyasını fark ederek, kendisiyle hitap ettiğimizi de anlam dünyasından koparmadan karşılaştırmak durumundayız. İddiamız ve dile getirdiğimiz iddiada bir dilsel, diskursif bütünlük kuramazsak, muhatabımızı bir konuşma ortağı olmaktan çıkarabiliriz. Bir de onun dili, iddiası, sorusu, derdi var, buluşacak, söyleşecek olan.

"Söylediğindeki herşeye katılıyorum"dan daha derin bir anlamaya cevap olabiliyor, "şunu şunu kastediyorsunuz, şuna, şuna inanıyorsunuz, şunları savunuyorsunuz, değil mi"ye verdiğimiz "evet" yanıtı. "Hayır" bile desek, konuşma, birbirini anlamaya açıklık bitmemişse, anlaşma olarak anlama hali sona ermiş olmuyor, Efendim.

(üzerine düşünmeye yazıldı, bir konuya yaklaşım sınaması olarak, zamanım bu kadarına el verdi, yanlışlar muhakkak ki vardır, dipnotlarla beslemedim, konu daha da dağılabilirdi, tasnifler yapmış değilim, bir ön tasnif girişiminde bulundum, insan ve toplmum bilimlerinden bakıştan. "neyi ele alabilirim, nasıl anlaabilir, anladığımı nasıl çözümleyebilirim derdiyle hareket ettim, demekle yetineyim şimdilik.)