Buradaki yazılar yorgun argın internette gezinen okuyucuya hitap etti. Konunun etrafında dolaştım durdum. Makale türü yazıları ise bitmeden ve yayınlanmadan buraya bırakamıyorum, sağda solda kes yapıştıra maruz kaldık, kendi yazdıklarımızı başkalarının imzalarıyla okuduk durduk yıllardır.
Blogları ayırmam bir dönem belli alanlarda yazılar arayan okuyucu kitlesi yüzündendi. Zamanla, okuyucu kitlesini genişletmek yerine online not alma alanlarına çevirdim bloglarımı. Uzun bir suredir de okuyucu kitlesinin uzaklaşmasını bekledim. Okunmamak kadar, her şeye karışan, eleştiri getirme yerine trip atan yeni okur yazar kütlesince okunmak da sorunlu.
Akademik hayata karşı tepkim ve mesafem, dışardaki düşünceye ilgi duyanların hakikat dertlerinin olmamasıyla dinmeye başlasa da, üniversitelerin düzeysizlikleri katıldığım bir kaç kongrede yüzüme çarptı. Fena oldum. Hakikat derdi oralarda da kalmamış kabul ettim.
Akademi dışında fikir üreten hiç bir odak kalmadı. Akademi de hızlı üretim peşinde zor konulardan kaçar oldu. Olgunlaştırılması uzun yıllar alan konulardan kaçınma akademik eleştirinin de çöküşünü getirdi. Dergiler tartışmama dergileri olarak çıkıyor, bir yığın paldır küldür yazılmış, estepetapüften makale, iddia, yazı. Eskiden tartışmaya açıklıkla yer edinmiş dergiler birbirini övenlerin ideoloji üretim çiftliklerine, kadrolar cemaatlere/biraderliklere dönüşmüş.
Özel Sayı dergilerinden birisinin redaktörüne onca hatayı sonraki sayılarda düzeltmeme, tartışmama meselesini sordum, bir şey anlamadı, boş boş baktı. Eskiden dergiler okuldu. Şimdi bültenlere dönüştü.
Artık bir şeyler yapmak için geç de kalınıyor. Düşünce Tarihçiliğinin, edebiyat kuramının sığ versiyonu felsefeyi, toplum kuramını da gerekçelemesiz, temellemesiz bir yola sokmak üzere.
Boşa mı direndik onca yıl diye sormamanın nedeni biraz da Max Planck'ın kuramsal fizik için söyledikleri ile ilgili. Bilen bilmeyene anlatsın. Onun adına kurulan enstitünün entellektüel anlamda çöküşünin temellerini anlatmak isterdim. Praxis International kadrosunun bir kısmının Bosna Hersek'teki militarist tavırlarını, geriye kalanlarında 'nereden gelirse gelsin'ci bir yazıyla onca acıyı, katliamı ve tecavüzü kınayamayışlarını anlatmam kimi ilgilendirir ki? Richard Bernstein ve Habermas'ın o büyük krizdeki düşük performanslarıyla aydının rolünün eleştirel düşüncenin yeni neslini yolda bırakışı vb zor konular.
Universalia'nın sözcüleri meydanlardan çekilirken, Nominalia'nın mirasçıları bizi utandırdı. Postmodernler, yenisağcı düşünürler daha dürüst ve entellektüel tavır aldılar.
Ömrümün 12 senesi Habermas çalışmakla geçmişti. Gadamer ile tartışmasında Gadamer'in hakkının verilmemesi Gadamer'i daha ciddi okumamla sonuçlandı. O gün bu gün zor zaman dostum oldu. Bu tartışma için çıkan yayınların düzeyi çok düşük. Meselenin hakkını vererek yazmak için de uzun bir süre geçim derdi çekmemek gerek. Her ara verişimde, meselede başadönmek zorunda kaldım. Sadece hafıza sorunu, unutma, yeniden yoğunlaşma meseleleri değil, daha ileri bir ufuktan, daha derinleşen bir tecrübeden değerlendirme gerekliliğinden. Yorumbilgisinin kendi buyrukları da hep baştan başlattı diyelim. Müthiş bir zaman kaybı kariyere yönelik eser verme meselesinden bakılırsa. Hakikatperverlikten bakıldığında ise iyi ki böyle oldu demem daha doğru olur.
Kongrelerin birisinde çok zaman kaybettiğimi ve meseleyi unuttuğumu alman konuşmacıların sürelerini bana vermeleri, frankfurterlerin adıbüyük cahillere karşı koruyucu kalkan gibi dikilip anlayamadıklarını izah etmelerine şahit olduğumda düşünmeyi bıraktım: Hayatsız felsefe olmaz. Zaman kaybetmemişiz. En zor entellektüel meselelerde bile gerçekliğimizin hakikatine dönüp bakmayı öğrenmenin başka yolu yok. hayatı, hayatını ciddiye alacaksın, bir sincap gibi.
Entellektüel çöküşün sol geleneğin çöküşü ile de bağlantısı var. Düşüncenin ideoloji (Marx'taki yanlış bilinç) ile değiş tokuşunun da eleştirisi sınırlı kaldı. Althusser geleneğinin türkiyedeki düşünceye olumsuz etkisini de kendisi ile anlamamak gerekir. Diğer ülkelerde aynı içe kapanmayı ve eleştirel diskurdan kaçışı yaşamadılar.
Geçtiğimiz yüzyılın yıldız düşünürü Gadamer idi. Zor, derin, hakikat peşinde. Habermas eleştirel düşünceyi taşıdı, genişletti, toplum kuramı ve bilgi sosyolojisine büyük katkılarda bulundu ama en büyük toplumsal sınanmasında tatile çıkardı. Bosna'da olup bitenler bizlere çok acı çektirdi. Anlatması zor, acı, kahredici. Bir entellektüel kuşağın üniversiteyi terketmesine yol açan suskunluk, batımerkezciliğin bencilce tercih edilmesi vs vs ...
(düzeltilmedi)