12 Temmuz 2011 Salı

Yarından İtibaren Kapalıyız!

Bu blog'u belki bir işlevi vardır düşüncesi ile açık tutuyorduk. Okuyucusuna hitap etmediği kanaatine vardık.

Yaptığımız açıkta düşünme, açıkta gözden geçirmeden ibaretti.

Okurların dünyasıyla bizim referans dünyamız farklı ve birbirlerini dışlıyor.

Okuyucunun dünyası ile eleştirel bir bağ olmadığında bir dayatmanın, tutuculuğun sözcülüğüne soyunmuş gibi oluyoruz.

Bir süreliğine tadilat için kapatacağız, daha sonra da kapalı devre devam edip etmeyeceğine karar vereceğiz.

Düzeltilmemiş yazılar bir saygısızlığın ya da teşhirin ifadesi değil idiler. Kırdıklarımız ve teşhir eder göründüklerimiz oldu ise kendilerinden özür dileriz.

Kapalı olduğumuz sürede neler yazdığımızı, neleri yazmadığımızı da gözden geçireceğiz.

Saygılarımızla.

6 Temmuz 2011 Çarşamba

"Öteki" Üzerine Tezler 1

Bebek annesiyle, bakıcısıyla, kendisine bir bakanla kendisini henüz tam anlamıyla ayırt edemez. Başkası onun için bir fiziki uzaklık, bir başka yerde olabilirlik olarak kendisini hissettirir.

Anneyle fiziki ortaklıktan kopuş, ayrışma, iki ayrı vücut ve istenç olarak farklılaşmanın bilincinin oluşması bir başka yerdelik, bir başka yerde olabilirlik ayrımının kendisini sunması iledir.

Anneyle ortaklık sezilerin, duyuların, hislerin birebir ortaklığı değil aynı damarlardan beslenme, aynı korkyu hissetme, aynı basıncı paylaşma, fiziki olarak da entegre olmuş vücutlardan bir birini farketmedir.

Anneyle ayrışma hem rahimde beslenme, ısı, rahat, raharsızlık gibi konularda çatışan hislerle başladığını kabul edebiliriz. Simbiyotik anlamın kopması daha derinlerdedir. Çocukta bilinç his olarak başlayacaktır.

Bebeğin dile yatkınlığı, sesleri daha doğmadan ayırd etmeye, hatta belki cümleleri, tonlama ve vurguların edimlerini ayırt etmenin temel hissiyatını edinmesi bir dil bilinci değildir. Çocuğun doğmadan hissettiği dış dünya ve dış dünyanın dili de gramatik differensiasyon süreçlerinde adeta sıfırlanacak, yeniden şekillenecektir, öğretme, aktarma süreçleri içerisinde.

Öğretme genel anlamıyla bir gelenektir, impulsif yanları, doğal, psikolojik temelleri olsa da. Psikolojik, doğal temel bir sosyal halde ortaya çıkar. Beslenme, ihtiyaç, korunma dayanışmanın ilk iticileridir.

"Ben, Sen, O"nun öğrenimi ben'lik sen'lik o'luk bilincinin ne başlangıcıdır, ne de oluşmuş hali. Sezide, sezgde var olanın adının konması, kavramsal boyuta çekilmesidir. bu çekilme bir başlangıçtır. Dilli, dilsel ayrım, ayrışmanın süreçlerinin bir başka boyutta parçasıdır.

Ayrışma bir benzeşmeler, ayrımlar hissiyatı, gözlemi, kavrayışı üzerinden dilselleşir. Dil bu ayrışmayı gramatik, lingvistik anlamalarına da taşır.

Hem sağır hem dilsiz olsak bile, dilli bir topluluğun parçasıyızdır. Dilin dilsiz sanılan insanlara dahi aktarımı dillidir.

Chomsky'nin doğuştan gramatik yapıları bu alanda, düzeyde de işler, açıklayıcıdır.

Dilin varlığını dilsizlik üzerinden sorgulamayı, dilin ne olup olmadığını, dil bilincinin nerede başladığını tartışmayı bir kenara atarak konuşursak: Bebekteki kendisini ayrı bir vücut, bir başka yalnızlık, bir ego, merkez, kenardalık görüş hissiyatıyla örtüşmeyen, hissyatından daha ilkel bir dil aktarımıyla, varolan sezgiselin çok daha altında bir noktadan başlatılıp tekamül eden bir sosyal bilinç ile buluşmaya başlar.

İlkel bir anlayışın çocuğun karamaşık hissiyatıyla örtüşmemesi halinden bir insan ömrünün ve ruhunun yetmeyeceği derinliklerdeki imgeselliklere, kavramsallıklara, anlamsal çerçevelere ulaştıracak, insan ömründen insanlık tarihini tecrübe alanı edindirecek bir öğrenme, terbiye, talim sürecine geçilir.

Kavramlar, yargılar, kelimeler hem ufuk açar, hem de içi boş hatta temellenmemiş, geçerlilikleri belirsiz, geçerliliklerinde geçerlilik alanları kavranamamış bir bilince, ezbere doğru gider.

Çocuğun hayatıyla kurduğu öğrenme bütünlüğünün koparılması noktasıında başarılı cahiller, boş dehalar, çokbiliş diktatörlükleri ortaya çıkmaya başlar.

Başa dönersek: Ayrım hissedilmekte olan bir ayrımdır. Başkası her daim anneden başkası olmasa da, hissiyatın paylaşılmışlığı, adeta aynı sinir sistemini paylaşıyorluktan anlaşma gibi bir temel üzerinedir. Buradaki paylaşmışlık anne karnında dahi belli bir huzursuzlukta, çatışmadaki uyum, harmonidir.

[Ara veriyorum. Online telif bir eser geliştirebilecek zaman ve imkan bulabilecek miyim bilemiyorum. Diğer kuramlara gönderme yapsam da, hem kyas ve eleştiri imkanları sunmak, hem genel bir dil içinde ifade edebilmek için, kendi gözlem, izlenimlerim üzerine kuruludur. Yani belli bir "empirik" temeli de söz konusudur. İnsan ve sosyal bilimlerde (manevîbilimler) yanlışlanabilirlik, hakikat iddiaları bir çok boyutta farkli biçimlerde kendilerini iafade ederler, empirik bir çalışma olması bilimselliğin, yani hakikat iddialarının tek sınanma düzeyinin olması değildir. Yorum baştan itibaren gözlemin içindedir. Zamanla çıkışındak koparak ilerlese de. Bu konular aynı zamanda felsefenin cebelleştiği, modern sosyoligvistiğin imkanlarıyla biraz biraz sosyolojinin alanına çekebildiği bir akışkan alanda ele alınırlar. Metodoloji değildir konuşan, konuşturan, bilgi, gözlem, kavram bilgisi, hayat ve hakikat alakaları, hayvan insan hatta bitki gelişimlerine dönüp bakabilmek, konunun insan teki ve toplumsal-tarihî içerisinde ele alınışıdır.)

Devam edecek